Türkçe
Selahattin Demirtaş ve Arkadaşlarının Özgürlüğü İçin Kürdistan İnisiyatifi Manifestosu
İnsan hakları savunucusu Selahattin Demirtaş ve tutuklu yoldaşlarının hayaleti, Türk adaleti ve yargı kurumlarının semalarında ve her taraftaki adalet ve eşitlik karşıtlarının başlarının üzerinde dolaşıyor. Bu hayalet, haksız yargı kararları ve gerekçeleri ile Türk devletinin vatandaşları arasında eşitlik öngördüğü iddialarına ağır bir şüphe gölgesi düşürüyor. Keyfî cezalara çarptırılan Demirtaş ve arkadaşlarının (Figen Yüksekdağ, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Aynur Aşan, Bülent Parmaksız, Dilek Yağlı, Günay Kubilay, İsmail Şengül, Nazmi Gür, Pervin Oduncu, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci) adları, Türkiye devletinin hukuk kurumlarındaki kanunsuzluk, artan ırkçılık, zulüm ve gündelik hayata yönelik baskısının sembolü haline gelmiştir. Demirtaş’ın 2014 Kobanî destanında IŞİD teröristleri karşısında Kürt direniş savaşçılarının destekçisi olarak şahsı, rolü ve temsil ettiği yüksek sembolizmin yanı sıra Kuzey Kürdistan’daki Kürt davasının çözümü ve barış uğruna yürüttüğü benzersiz mücadelesinden intikam almaya çalışan siyasi kin ve saiklerin mevcudiyeti herkes tarafından açıkça görülmektedir. Bu bakımdan Demirtaş ve arkadaşlarına yönelik bu haksız yargı kararlarını şiddet ve teröre karşı yürütülen mücadelede oynadıkları rolden, kendi halkının hakları ile Kürdistan ve Türkiye’deki azınlıklar için verdikleri eşitlik mücadelesinden kaynaklı bir ceza olarak nitelendirmek mümkündür. Sonuç olarak bu kararlar özgürlük, barış ve demokrasi düşmanları cephesinin hizmetine girmektedir. Selahattin Demirtaş, Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki yeni nesil Kürt aktivistler, demokratik liderler ve barış savunucularının temsilcisi olarak kabul ediliyor. Kendisi, Kürt ulusal eşitlik ve demokrasi haklarının cesur bir savunucusu ve insan hakları ile azınlıkların güçlü bir savunucusu olarak tanımlanıyor. Siyasi faaliyet ve düşünceleri nedeniyle tutukluluğuna devam edilmesi ve ağır cezalar verilmesini demokrasi ve insan hakları değerlerinin açık bir ihlali ve ayaklar altına alınması olarak görüyoruz. Selahattin Demirtaş’ın insan hakları ve azınlıkların savunucusu olarak verdiği mücadele deneyimi, Ortadoğu ve dünyadaki tüm savaşçılar, aktivistler ve demokratlar için, zulme, şiddete ve aşırıcılığa karşı adalet ve eşitlik uğruna muazzam bir sembolik sermaye ve ilham içeriyor.Bu keyfî kararlar ve tutukluluğun devam etmesi, Kürdistan ve Türkiye’deki kamusal siyasi yaşam üzerinde önemli ve derin olumsuz etkiler yaratacak ve en büyük zararı bir arada yaşama, uzlaşı ve sivil barış olgularına verecektir. Bugün Selahattin Demirtaş ve arkadaşları, parmaklıklar ardındayken bile başta Kürtler ve Türkler olmak üzere Ortadoğu halkları arasındaki hoşgörü, çoğulculuk ve bir arada yaşama değerlerini savunmak için ön siperlerde yer alıyorlar. Bunu göz önünde bulundurarak davalarının yanında yer almamız ve kendisi ve arkadaşlarının kayıtsız şartsız serbest bırakılmasını talep etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar, özgürlüğe ve haysiyete zalimlerden daha layıktırlar. Bu nedenle, bu tutuklanma ve devamının, yürürlükteki yasalara ve apaçık insan hakları ilkelerine yönelik açık ve bariz bir küçümseme teşkil ettiğini ifade ediyoruz. Türk yargısının onlara yönelik haksız kararları, sadece Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarına karşı değil, Kürdistan, Türkiye ve dünyada barış, adalet ve eşitliğin tüm destekçilerine yönelik bir ceza ve intikamdır. Bilindiği üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Selahattin Demirtaş ve çok sayıda arkadaşının tutukluluğunun devamını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yanı sıra uluslararası hukukta yer alan birçok temel hakkın; Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin maddeleri ile 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilkelerinin ihlali olarak değerlendirdi. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türk hükümetine defalarca Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması yönünde çağrıda bulunmuş ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası sözleşme ve bildirilerin madde ve hükümleri kapsamında bütün temel haklarına yönelik ihlalleri tespit etmiştir. Türkiye’nin bu anlaşma ve tüzüklerin tamamına taraf olduğunu ve bu sözleşme ve tüzüklerin karar ve ilkelerini uygulamakla yükümlü olduğunu ve söz konusu standartlara derhal uyum sağlaması gerektiğini vurguluyoruz. İnsani ve milli taahhüdümüze dayanarak bu İnisiyatifin imzacısı ve kurucusu olarak, Türk yetkililerinden özgürlük savaşçısı Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını talep ederek uluslararası kamuoyu ile Kürdistan kamuoyunu tüm sivil ve siyasi kurum ve güçleriyle birlikte çalışmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Onlara yönelik bu gasp ve haksızlığın devam etmesinin barış, adalet ve eşitlik değerlerine en büyük hakaret olduğunu, bu konuda asla sessiz ve tarafsız kalmamamız gerektiğini beyan ediyoruz.
Adalet ve Barış için, Demirtaş ve yoldaşlarına özgürlük Selahattin Demirtaş ve Arkadaşlarının Özgürlüğü İçin Kürdistan İnisiyatifi
تسجيل الدخول
تسجيل الدخول
استعادة كلمة المرور الخاصة بك.
كلمة المرور سترسل إليك بالبريد الإلكتروني.